
Japon eğitim sistemi, güçlü Japon değerleriyle bir araya getirilmiş Fransız, Alman, ABD ve İngilizce sistemlerinin unsurları da dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanından gelen uygulamaların bir karışımı üzerine inşa edilmiştir. Müfredat, işgücünü canlandırmak ve ekonomik büyümeyi teşvik etmek amacıyla şu anda matematiği ve bilimi liberal sanatlardan ve beşeri bilimlerden bile daha yüksek olan politikacılarla, özellikle üniversitelerde, titiz yaklaşımıyla ünlüdür. Japon sistemindeki odak noktası, geleneksel olarak problem çözme, disiplinlerin temel kavramlarını öğretme ve bunun yanında büyük miktarda ezberci öğrenme olmuştur.
Japonya’nın Meritokrasi kültürü ve tek başına yeteneğe güvenmekten çok çabaya verilen yüksek önem, tüm sistemin altında yatan ilkelerdir. Güney Kore kültürüne benzer şekilde, öğretmenlik en çok istek uyandıran mesleklerden biri olarak görüldüğü için en yüksek ücretli memurlar arasında yer alırken, hükümetin genel olarak eğitime yaptığı harcamalar küresel standartlara göre nispeten düşüktür. Fon, müfredat dışı veya hatta mutfaklar gibi temel olanaklardan ziyade akademik uğraşlara yöneliktir. Eşitlikçi tarz sistemi, merkezi ve eşit finansmanın her okula paylaştırılması anlamına gelir ve ulusal müfredat, tüm öğrencilerin aynı şeyi aynı oranda çalıştığı anlamına gelir.
Sistemin ana eleştirisi, büyük ölçüde tek boyutlu olmasıdır. Ders dışı aktiviteler veya okul günü eğlenceye yer yoktur. Eğitim sisteminde matematiği ve bilimi artırma çabası, aynı zamanda “Çok Yönlü” bir eğitime ulaşmaya yönelik mevcut tüm odağı daraltmaktadır.